İbadet amacıyla yakılan tütün yapraklarının keyif verdiğinin keşfedilmesi ile tütün, insanoğlu tarafından vazgeçilmez kılındı. Tütün, tarih boyunca şekillendirildi ama hiçbir şekil, tütün ile nargile kadar bütünleşemedi.
Hintliler, hindistancevizinden yaptıkları nargile ile asırlar boyu sürecek nargile geleneğini başlattılar. Aradan geçen yüzyıllar içinde nargile, bir kültür haline geldi. Sultanların, padişahların başucunda yerini aldı. Tütüne kattığı değerle nargile kültürü, gün geçtikçe daha fazla ilgi görmeye devam ediyor.
Doğu kültüründe çok önemli bir yere sahip olan nargile isminin kökeni ‘hindistancevizi’ anlamına gelen ‘nargil’ kelimesi. Hindistancevizinin içi boşaltıldıktan sonra kabuğuna bir kamış takılarak yapılan ilk nargile gün geçtikçe yerini bronz gövdeli nargilelere bıraktı. Bunları da çini, gümüş, altın ve cam gövdeli nargileler takip etti. Doğu kültürünün ayrılmaz parçası, önce İran’da daha sonra Araplar arasında yaygınlaştı.
‘Sohbet medeniyeti’ olarak tanımlanan Osmanlı, tütünle tanıştığı 16. Yüzyıldan beri nargile içiyor, dumanını savuruyor. Muhabbet sofralarının vazgeçilmezi nargile, günümüzde de muhabbete ortak olmayı sürdürüyor. Çünkü bu gelenekte, tek başına nargile içmek keyif vermiyor. Bu nedenle nargile kahveleri, yüzyıllar geçse de en derin sohbetlerin, en keyifli muhabbetlerin başlıca mekanı olmaya devam ediyor.